Einstein, 1879 yılında Güney Almanya’nın Ulm kentinde dünyaya geldi. Babası küçük bir elektrokimya fabrikasının sahibi, annesi ise, klasik müziğe meraklı, eğitimli bir ev hanımıydı. Konuşmaya geç başlaması ve içine kapanık bir çocuk olması, ailesini tedirginliğe düşürmüşse de, sonraki yıllarda bu korkularının gereksizliği anlaşılacaktı. Giderek meraklı, hayal gücü zengin bir çocuk olarak büyüyordu. Çocukluğunu Münih’de geçirdi ve ilk öğrenimini burada yaptı. Okulu hiçbir zaman sevemedi. Gerçekten de, genç Einstein’ın ileride ortaya çıkacak dehasının temelleri, kendisinin de sonradan belirttiği gibi, okulda değil başka yerlerde atılmıştı.
Einstein, 20. yüzyılın en önemli kuramsal fizikçisi olarak nitelenebilir. Görelilik kuramını geliştirmiş, kuantum mekaniği, istatistiksel mekanik ve kozmoloji dallarına önemli katkılar sağlamıştır. Kuramsal fiziğine katkılarından ve fotoelektrik etki olayına getirdiği açıklamadan dolayı 1921 Nobel Fizik Ödülü’ne layık görülmüştür. (Nobel Ödülü’nün ve Nobel Komitesi’nin o zamanki ilkeleri doğrultusunda, bugün en önemli katkısı olarak nitelendirilen görecelik kuramı fazla kuramsal bulunmuş ve ödülde açıkça söz konusu edilmemiştir.)
Yabancı ülkelere bir çok gezi yapmakla birlikte 1933’e kadar Berlin’de yaşadı. Almanya’da yönetime gelen Nasyonal Sosyalist (Nazi) rejimin ırkçı tutumu dolayısıyla, pek çok Musevi asıllı bilim adamı gibi o da Almanya’dan ayrıldı. Paris’te College de France’ta ders verdi; burdan Belçika’ya oradan da İngiltere’ye geçti. Son olarak Amerika Birleşik Devletleri’ne giderek Princeton Üniversitesi kampüsünde etkinlik gösteren Institute for Advanced Study’de (İleri Araştırma Enstitüsü) profesör oldu. 1940 yılında Amerikan yurttaşlığına geçen Einstein, 1955’de Princeton’da yaşamını yitirdi. Üvey kızı Margot Einstein, bilim adamının kişisel mektuplarını özenle herkesten saklamış ve kendisinin ölümünden 20 yıl sonra daha saklı kalmasını vasiyet etmisti. Günümüzde Princeton Üniversitesi tarafından basılan bu mektuplar bilim adamının gizli kalmış özel yaşamı hakkında ilginç bilgiler sundu.
Fizik alanındaki çalışmaları modern bilimi büyük ölçüde etkiledi. Kendisi özellikle zaman ve uzay için düzenlenmiş bağlılık(izafiyet) teorisiyle tanındı. Bu teori üç bölüme ayrılmaktaydı: Newton mekaniğinin yasalarını değiştiren ve kütle ile enerjinin eşdeğerli olduğunu öne süren sınırlı bağlılık(1905), eğrisel ve sonlu olarak düşünülen dört boyutlu bir evrene ait çekim teorisini veren genel bağlılık(1916) ve elektro-manyetizma ile yerçekimini aynı alanda birleştiren kapsamlı denemeler. İlk iki teorinin geçerliliği atom fiziği ve astronomi alanında yapılan deneylerle çok başarılı bir biçimde sınanmıştır ve çağdaş fiziğin temel taşları arasında yer alırlar.
Einstein’ın söylediği önemli bir söz vardır: “Ben atomu iyi birşey için keşfettim, insanlar atomla birbirlerini öldürüyorlar”. Bilim alanında insanlığa armağan ettikleriyle, dünyanın en büyük bilim adamlarından birisi olarak hala gururla anılmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder